Haber

Bir Çevre Felaketi: “İlic Altın Madeni İşletmesi”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Erzincan’daki İliç Altın Madeni ile ilgili açıklama yaptı.
Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılan açıklamalara göre, 13.02.2024 tarihinde yığın liç sahasında yığılan malzemenin dengesizliği nedeniyle meydana gelen toplu hareket sonucu 9 maden işçisinden haber alınamadığı öğrenildi. Erzincan İliç tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni İşletmesi’nde (Şekil 1). Bu olumsuz durum ülkemizde madencilik alanında son yıllarda görülen en büyük çevre felaketlerinden birine neden olmuştur. Öncelikle bu kazada/iş cinayetinde hayatını kaybeden ve haklarında arama-kurtarma çalışmaları sürdürülen 9 maden işçisine ulaşılmasını temenni ediyor, ailelerine acil şifalar diliyoruz.

Çöpler Altın Madeni’nde bu olayın gelişmesiyle ilgili faktörler hakkında şu aşamada kesin bilgi ve değerlendirmelerimiz olmasa da, bu istikrarsızlığın olası nedenlerinin aşağıda belirtilen faktörlerle ilgili olması muhtemeldir. Şu ana kadar elde edilen ön bilgiler ve slayt sırasında çekilen ilk görüntüler.

Haziran 2022’de Çöpler Altın Madeni yığın liç sahasında siyanür karışım solüsyonunu taşıyan borularda meydana gelen kırılma sonucu hemen doğusundan geçen Sabırlı Çayı’na akış nedeniyle Odamız bölgede incelemelerde bulunmuştur. Yığın liç sahasının içerisinde olup aktif bir fay (Munzur Fay Zonu) tarafından kontrol edilmektedir. Yapılan incelemeler sonucunda MTA Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılında yayınladığı Türkiye Canlı Fay Haritası’nda aktif olduğu söylenen Munzur segmenti olarak tanımlanan operasyon alanı içerisinde fay hattının olduğu tespit edilmiştir. Ancak, işletme projelerinin hazırlanmasında bu fay sınırının dikkate alınmadığı, hatta fayın aktif olmadığının belirtildiği, atık depolama, üretim ve diğer tesis projelerinin düşük ivme değerlerine göre hazırlandığı görülmüştür. 0,30 g ivme değerleri gibi. Olası bir büyük depremde bu bölgedeki tesislerin çökme riski taşıyabileceği, hazırlanan ve işletilen atık depolama tesisi, üretim tesisleri, açık kazı ve yığın liçi için gerekli tasarım parametrelerinin hem statik hem de dinamik şartlara tabi olduğu belirtiliyor. koşullar (açık ocakta patlama ile yapılan kazı nedeniyle). Tekrar yapılması gerektiği ve gerekli önlemlerin alınması gerektiği belirtildi. Hatta bu durum 74. Türkiye Jeoloji Kurultayı’nın açılış konuşmasında da hem Kongre Lideri Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu hem de Oda Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından dile getirilmişti.

Aşırı yığın yüksekliği kaymaya neden olabilir

Yığın liçi, geçirimsiz bir yerde hazırlanan cevher yığınına uygun bir solvent gönderilerek geri kazanılacak metalin çözelti içerisine alınması işlemidir. Bu malzemeler kaya ortamlarına göre daha zayıf, daha gevşek, daha gözenekli zemin türleri gibi davranan kazıklardır. Bu nedenle bu yığınlar sıvı içerir ve açık ocaklarda ve atık yığınlarında olduğu gibi sıklıkla stabilite sorunları yaratabilir. Bu nedenle bu tür alanlar uzaktan algılama veya uydu görüntüleri ve teknolojileri ile sürekli izlenmektedir. İliç’te gelişen bu büyük ölçekli kaymanın belki de temel nedeni, görsellerden de anlaşılacağı üzere kazık yüksekliğinin fazla olması ve bu nedenle yüksekliğin belirli bir sınırı aşmış olması ve gözeneklerde oluşan basınç olabilir. yığının içerdiği çözelti arttı. Ayrıca malzemenin hareketini gösteren görüntülerden, yığın linçlerini oluşturan malzemenin kayma (çamur akışı) sırasında çok yüksek hızla akan bir yer gibi davranması da boşluk suyu basınçlarının oluşma ihtimalinin bir göstergesi olabilir. oldukça yüksek olması. Ayrıca geçtiğimiz hafta bu bölgeye düştüğü bildirilen yağışların bu malzemenin içine sızmasıyla malzemenin doygunluk derecesinin artmış olması kuvvetle muhtemel. Görüntüde kaydedilen kayma sırasında malzemenin çok hızlı akan bir sıvı gibi davrandığı da görülüyor ve bu davranışa “akış kararsızlığı” adı veriliyor.

Yığın liçi malzemelerinin maruz kalabileceği diğer bir kararsızlık türü de “sıvılaşma”dır. Ancak bu davranışın gelişebilmesi için sarsılma ya da patlama gibi dinamik bir etkinin olması gerekmektedir. Bölgede bu kadar orta şiddette bir deprem yaşanmamış olup, patlatmanın yapıldığı çalışma alanı yığın liçi alanından uzaktır. Ancak kazı patlatmalarının kaymayı tetikleyip tetiklemediği dikkate alınarak gerekli incelemelerin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle sıvılaşmanın bu duraysızlığın gelişmesinde etkili bir faktör olma ihtimali düşük olsa da söz konusu alanda dikkate alınması gerekmektedir.

Değerlendirilmesi gereken diğer bir konu ise kazığa çok fazla çözelti verilmiş olması, kazıktaki doymuş nem miktarının üzerine çıkması ve kararsızlığa neden olmasıdır.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bundan sonra bu alanda yapılacak inceleme ve değerlendirmelerde yukarıda belirtilen konulara ek olarak aşağıdaki soruların cevaplarının belirlenmesi de üzerinde durulması gereken konular olarak ele alınmalıdır. konuya açıklık getirmek için.

Bu içerikte;

  • Tesisteki liç yığınları jeoteknik, hidrolojik ve hidrojeolojik faktörler dikkate alınarak etüd edilmiş ve bunlara göre şev ve döküm tasarımları yapılmış ve raporlar hazırlanmış mı? Bu çalışma yapılmış ve raporlar hazırlanmışsa raporlarda önerilen tasarımın uygulanabilirliği nedir? Eğer bu çalışma yapılmışsa ve raporları tam ve uygunsa bu tasarım işletme tarafından ne ölçüde dikkate alınmış ve uygulanmıştır?
  • MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında hazırlanarak yürürlüğe giren Türkiye Canlı Fay Haritası’na göre, İliç ile Ovacık arasında yer alan KB-GD yönlü Munzur Fay Segmenti’nde paleosismoloji çalışması yapılmıştır. Çöpler altın maden sahasının içinden geçen ve aktif olduğu belirtilen Ovacık-Malatya Fay Zonu’nun. Beyin sarsıntısı oluşturma potansiyeli ve tekrarlama süresi gibi parametreler üzerinde rastgele çalışmalar yapıldı mı? Varsa, işletme alanı içerisindeki tesisler ile yığın liçi ve açık ocak işletme projeleri revize edildi mi?
  • Çöpler altın madeni işletmesinde olası tehlikelere karşı “Acil Durum Planları” yapıldı mı? Eğer öyleyse, olası yığın liçi akışı veya stabilite sorunlarına karşı ne gibi önleyici tedbirler alınmıştır?
  • Haziran 2022’de liç sahasının doğusunda siyanür solüsyonu taşıyan boruların kırılması sonucu siyanürlü kimyasal solüsyon Sabırlı Çayı boyunca akmış, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı zehirli kimyasalların sızmadığını belirtmişti. Karasu Nehri’ne ve üzerindeki barajlara ulaşılması için gerekli tedbirler alındı. Tesiste üretimin süresiz olarak durdurulduğu kamuoyuna duyuruldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, alınan tedbirleri yeterli bularak işletmenin yeniden açılmasına onay verdi.
  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı işletmede “izleme ve kontrol” faaliyetlerini ne sıklıkla gerçekleştiriyor? İzleme ve kontrol süreçleri kendi çalışanları tarafından mı yoksa şirket tarafından ödenen kuruluşlar aracılığıyla mı yapılıyor?
  • Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü yeterli jeolojik, jeoteknik, hidrolojik ve hidrojeolojik araştırma ve inceleme yapılmadan bu tür işletmelerin açılmasına neden izin veriyor? Ülkemizde kaç bölgede madencilik faaliyetlerine yönelik atık barajları “aktif fay zonları” üzerinde veya yakınında bulunmaktadır? Bu iş alanlarında gerekli önlemler alındı ​​mı?
  • 02.2023 tarihinde Çöpler altın madeni sahasındaki yığın liç sahasında yaşanan akış sonucunda akan malzeme Karasu Nehri’ne ve üzerindeki baraja ulaştı mı? Siyanürlü kimyasallarla sızan ve içinde büyük miktarda toksik ağır metallerin yanı sıra siyanürlü sıvı çözelti bulunan malzemenin bölgeden uzaklaştırılması için ne gibi önleyici tedbirler alındı?
Soruların ilgili kurumlar tarafından ivedilikle yanıtlanması gerektiği düşünülmektedir. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremi, her an 500’ün üzerinde diri fay ile 7 ve üzeri büyüklükte depremlerle karşı karşıya kalan ülkemizde, pek çok atık barajı, sanayi bölgesi veya tesisin aktif fay zonları üzerinde yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, ortaya çıktı. Yeterli jeolojik-jeoteknik araştırma yapılması durumunda büyük çevre felaketleri meydana gelebilir. Kapımızda olduğu unutulmamalıdır.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile MAPEG Genel Müdürlüğünü uyarıyoruz…
1- Günümüzde meslek kuruluşları, yerel halk ve ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından kaçak olarak getirilen ve gerçeği yansıtmayan ÇED raporlarının hazırlanması süreçleri ile izleme, denetim ve kontrol hizmetlerinin gözden geçirilmesi ve meslek kuruluşlarının izleme, denetleme ve kontrol süreçlerinde ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin aktif olması gerekmektedir. artırılmalı ve hukuki altyapı sağlanmalıdır.
2- Atık baraj sahalarının yer seçimi ve çok tehlikeli atıklar içeren tesislerin işletilmesi konusunda ivedilikle çalışmalara başlanmalı, yer seçimi sırasında yapılması gereken jeolojik-jeoteknik çalışmalar uzman kişi ve kuruluşlar tarafından yapılmalıdır. Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Çevresel Yeterlilik Beyanı Yönetmeliği, Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği, Atık Düzenli Depolama Yönetmeliği gibi mevzuat düzenlemeleri katılımcı bir yaklaşımla gözden geçirilmeli ve eksiklikler ivedilikle giderilmelidir.
3- Çöpler altın madeni işletme sahasında olduğu gibi etkileri sadece bugün değil gelecekte de onlarca yıl devam edecek olan yığın liçi ve atık barajlarının inşası gibi süreçlerin kamu gözetimi, denetimi ve kontrolü altında inşa edilmesi, periyodik denetimler zorunlu hale getirilmelidir.
4- Bugün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen izleme, denetim ve kontrollerin uzman kişilerce yapılmadığı ve ÇED Raporlarının yayımlandığı bilinmektedir. madencilik faaliyetleri prosedüre uygun olarak hazırlanmamaktadır. Madencilik gibi çok tehlikeli atıkların yer aldığı sektörel çalışmalara ilişkin raporların bu alanda yetkin meslek disiplinleri tarafından hazırlanması sağlanmalı ve bu raporları izleyen, denetleyen ve kontrol eden kurum personelinin de bu doğrultuda olmasına özen gösterilmelidir. vasıf.
5- Madencilik işletmelerinin denetiminin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından ortak yürütülmesini sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
6- Maden Kanunu ve Çevre Kanunu içerisinde çevre felaketine neden olan şirketlerin faaliyet ruhsatlarının derhal iptal edilmesini ve bunu alışkanlık haline getirecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
7- TMMOB ve bağlı meslek kuruluşlarının Çevre Kanununda tanımlanan görevlerini yerine getirmelerinin önündeki engeller derhal kaldırılmalıdır.

Bunun sonucunda akarsu, göl, nehir ve vadi gibi jeoçeşitliliğimizi oluşturan varlıklarımız ile jeolojik çevre üzerinde veya içinde gelişen ve çeşitlenen biyolojik çeşitliliğimiz, Çöpler Altın Madeni İşletmesi’nde olduğu gibi gözetim altında zarar görmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. Unutulmamalıdır ki çöken sadece yığın liç barajı değil, aynı zamanda gelecek on yıllarımızı etkileyecek ve yeni çevre felaketlerine yol açacak bir yıkımdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

merzifon-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu